top of page

Unutma Beni Dolması’nın Hikayesi

  • Yazarın fotoğrafı: Hikayeli Yemekler
    Hikayeli Yemekler
  • 21 Kas 2024
  • 1 dakikada okunur

Eski İstanbul’un ruhsatlı, nam-ı diğer “gedikli” meyhaneleri, yalnızca birer içki mekanı değil, aynı zamanda derin köklere sahip bir kültürün temsilcileriydi. Bu meyhaneler, şehrin sosyal yaşamında önemli bir yer tutar, aynı zamanda zarif gelenekleriyle müşterileriyle özel bir bağ kurarlardı. Unutma Beni Dolması, işte bu zarif geleneklerden birinin en lezzetli sembolüydü.


Midye

Ramazan’dan Bayram’a: Meyhanelerin Yeniden Açılışı


Osmanlı döneminde gedikli meyhaneler, Ramazan ayı boyunca kapılarını kapalı tutardı. Ancak bayramın ilk günü geldiğinde, bu mekanlar sadece kapılarını değil, gönüllerini de müşterilerine açardı. Müdavimlerin evlerine özel olarak gönderilen Unutma Beni Dolması, meyhanelerin yeniden açıldığını ve müdavimlerine olan özlemini ifade eden bir jestti.

Dolmanın adı, taşıdığı anlamla birebir örtüşürdü: “Açıldık, sizi unutmadık ve özledik.” Bu zarif gelenek, müşterilere gösterilen özel ilginin ve meyhane kültürünün ne denli incelikli olduğunun bir kanıtıydı.


Bu özel dolma, iç harcında küçük midyeler barındırır ve ustalıkla hazırlanırdı. Reşad Ekrem Koçu’nun Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri adlı eserinde de bahsedildiği gibi, Unutma Beni Dolması, meyhane sahiplerinin müşterileriyle kurduğu güçlü bağların ve meyhane kültürünün bir simgesiydi. Bu dolma, sadece bir lezzet değil, aynı zamanda bir mesaj taşıyordu: Eski İstanbul’un samimiyet dolu sosyal bağlarını ve meyhanelerin müdavimleriyle kurduğu dostluğu simgeliyordu.


Unutma Beni Dolması, günümüzden bakıldığında yalnızca bir yemek olarak değil, aynı zamanda sosyal hayatın sıcak bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Eski İstanbul’da meyhaneler, bir içki mekanı olmanın ötesinde, insanların bir araya geldiği, dostlukların pekiştiği ve nezaketin hüküm sürdüğü alanlardı. Bu geleneğin kökeni, eski meyhane kültürünün samimiyetine dayanıyordu. Unutma Beni Dolması, lezzetiyle olduğu kadar, taşıdığı anlam ve zarafetle de unutulmaz bir kültürel miras olarak anılmaya devam ediyor.

Yazı: Blog2 Post
bottom of page